BEHDİNAN - KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Roj TV’nin kapatılması karşılığında Afganistan’a asker gönderme dahil çeşitli pazarlıklar yapıldığını belirterek, 9 Ekim komplosunun 12’nci yıldönümü etkinliklerinin Roj TV’yi sahiplenme etkinliklerine dönüştürülmesi çağrısını yaptı.
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, 9 Ekim komplosunun 12’nci yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada güncel gelişmeleri de değerlendirdi. Kürt sorunu etrafında yapılan uluslar arası diplomasi trafiği, Türk devletinin operasyonları ve Roj TV hakkındaki kapatma kararının da değerlendirildiği açıklama şöyle:
“Önder Apo şahsında Kürdistan Özgürlük hareketine ve halkımıza karşı gerçekleştirilen 9 Ekim uluslar arası komplonun 12. yılında bu komployu gerçekleştiren başta ABD olmak üzere, komploda yer alan tüm güçleri kınıyor, komployu lanetliyoruz. Önder Apo’nun, tarihte eşine ender rastlanan direnişini saygıyla selamlıyoruz. İlk gününden başlayarak “Güneşimizi Karartamazsınız” şiarıyla bedenini ateşe vererek Önderliği fedaice sahiplenen başta Halit Oral yoldaş olmak üzere tüm kahraman şehitlerimizi bir kez daha saygıyla anıyor, anılarını Önder Apo’nun özgürlüğünü sağlayıncaya kadar mücadeleyi yükselteceğimiz sözünü yineliyoruz.
KOMPLO ÖNEMLİ ORANDA BOŞA ÇIKARILDI
Önder Apo şahsında Kürdistan Özgürlük Hareketine ve halkımıza karşı gerçekleştirilen uluslar arası komplonun amacı Önderliği etkisizleştirmek, hareketi parçalamak, halkı Önder Apo’ dan ve hareketten koparmak ve Kürdistan Özgürlük gerillasını tasfiye etmekti. Ancak başta Önder Apo’ nun direnişi olmak üzere gerillanın kahramanlık düzeyinde mücadelesi, halkımızın serhıldanları, örgütlülüğü ve en önemlisi, Özgürlük Hareketinin en ileri düzeyde gerçekleştirdiği birlik ruhu uluslararası komployu önemli oranda boşa çıkarmıştır.
Halkımız her zamankinden daha çok Önder Apo’nun, Özgürlük Hareketinin ve gerillanın yanında olduğunu attığı her sloganda, yükselttiği her serhıldanda ortaya koymaktadır. Uluslar arası komplonun 13. yılına girilirken kendi çözümü olan demokratik özerkliği inşaa etmenin kararlığı içerisinde bulunmaktadır. Türk devleti ve AKP’nin yoğun siyasi soykırım operasyonlarına, her türlü baskı ve işkenceye rağmen özgür iradesini Demokratik Özerklik biçiminde ortaya koymakta, ısrarını her gün daha fazla ilerletmektedir.
Kürdistan özgürlük gerillası uluslar arası sermayenin tüm ileri teknolojik askeri desteğine rağmen Türk ordusu karşısında en son 1 Haziran 2010 hamle süreciyle, başarılı bir performansla mücadelemizin tüm değerlerini savunabileceğini ortaya koymuştur. Türk sömürgecilerinin inkar ve imha siyasetinde ısrar etmesi, Önderliğimizin ve hareketimizin sunduğu çözüm fırsatlarını, imkanlarını doğru değerlendirmemesi, siyasi ve askeri operasyonlarını ısrarla yürütmesi durumunda, halkımızın özgürlük değerlerini savunabilecek güç ve kararlılıkta olduğunu ortaya koymuştur.
AKP KOMPLOYU CANLANDIRARAK NİHAYİ SONUÇ ALMAK İSTİYOR
Kürdistan özgür kadını ve gençliği, uluslar arası komploya karşı mücadele icerisinde gelişmiş ve irade kazanmış, bugünde Kürdistan Özgürlük mücadelesinde öncülük yapabilecek iki temel dinamik konumunda bulunmaktadırlar.
Uluslararası komplonun dayandığı en temel toplumsal zaafiyet, Kürt toplumu içerisinde ki parçalanmadır. Bugün dört parçada Kürt toplumu daha fazla kendi içerisinde diyalog halinde bulunmakta ve kendi ulusal birlik stratejilerini geliştirmek üzere ulusal konferansı gündemine almış durumdadır. Kürt toplumu dört parçada ve yurtdışında Önder Apo’nun ve Özgürlük Hareketinin geliştirmiş olduğu Demokratik-Ekolojik ve Cinsiyet Özgürlükçü paradigma etrafında daha fazla toplanmaktadır.
Uluslararası komplo bugün hareketimizin ve halkımızın mücadelesiyle ortaya koyduğu özgürlük iradesini kabul etme yerine, bu iradeyi kuşatma, zayıflatma ve minimize etme siyasetini dayatmaktadır. AKP hükümeti bugün hareketimize karşı uluslar arası komployu yeniden canlandırarak nihayi sonuç almak istemektedir. Kürt sorununda çözümün kendisini dayattığı bu aşamada bir taraftan bu sürece paralel hareket ettiğini yansıtarak Önderliğimizle görüşmeler yapıp olumlu bir hava yaratmak isterken, öbür taraftan tasfiye sürecini geliştirme planı çerçevesinde yaygın bir diplomatik faaliyet yürütmekte ve askeri hazırlıklar yapmaktadır. Olumlu bir hava ile beklenti yaratarak mücadele güçlerinde bir gevşemeyi hedeflerken, işbirlikçi bir Kürt yapılanmasını geliştirmek için zemini olgunlaştırmak istemektedir. Kürdistan toplumunda kimlikli ve iradeli duruşu ezerek Kürt toplumunu iradesizleştirmeyi hedeflemekte, böylece çözüm değil, ezme ve çatışmayı önüne koyduğunu göstermektedir. Bu amaçla hareketimizi askeri olarak da darbeleme, zayıflatma için sınırötesi teskere çıkartmakta ve Kuzey Kürdistan’ın birçok bölgesini savaş alanı olarak ilan etmiş bulunmaktadır.
AFGANİSTAN’A ASKER KARŞILIĞINDA ROJ TV PAZARLIKLARI
Türk devleti Kürdistan özgürlük mücadelesini terörize etme, uluslar arası düzeyde kuşatma politikası çerçevesinde pazarlıklar geliştirmekte, çeşitli güçlere Türkiye’nin değerlerini peşkeş çekmektedir. Roj TV’nin kapatılması karşılığında Afganistan’a asker gönderme dahil çeşitli pazarlıkları yapmaktadır. Roj TV, Türk devletinin yok etmek istediği Kürt dili ve kültürünün gelişmesinde, ulusal bilincin ve birlik ruhunun ilerlemesinde ve Türk devletinin insanlık dışı uygulamalarını deşifre etmesinde önemli bir rol oynamıştır. Türk devletinin Roj TV’nin kapatılması için adeta her şeyini pazarlamasının temelinde böyle bir gerçeklik bulunmaktadır.
ROJ TV’NİN KAPATILMASI BİR KARA LEKE OLACAKTIR
Böylelikle bir kez daha Avrupa demokrasisi ve hukukunun zayıf karnının çıkar ilişkisi olduğu gerçeği sahnelenmektedir. Türk devletinin Kürdistan’daki insanlık dışı uygulamalarını açığa çıkaran ve kamuoyuna yansıtan tek yayın organı olan Roj TV hakkında Danimarka savcısının açtığı dava bunu açıkça göstermektedir. Rasmussen’in NATO genel sekreteri olması ve Türk devletinin Afganistan’a asker gönderilmesi karşılığında Danimarka hükümetinin Roj TV’ye tavır alması ibret verici bir davranıştır. Danimarka hükümeti ve savcısının bu tutumunun bir karara gitmesi halinde bunun İskandinavya demokrasisine sürülen bir kara leke olacağı açıktır. Danimarka hükümeti bu tutumuyla Türk devletinin gizli kapaklı bir biçimde Kürdistan’da planladığı katliamlara ortak olacaktır. Türk devletinin Kürdistan’da uyguladığı devlet terörüne karşı basın-yayın alanında etkin bir mücadele yürüten Roj TV’nin kapatılması, uygulanan devlet terörüne yol açmak ve onay vermek anlamına gelecektir. Bu açıdan biz Danimarka hükümetinin ekonomik ve siyasi çıkarlar uğruna kendi hukukunu ve Kopenhag kriterlerini ayaklar altına almamaya, adaleti doğru uygulamaya çağırıyoruz.
Önderliğimize karşı gerçekleştirilen uluslar arası komplonun 12. yıl dönümünün protesto etkinliklerini Halkımız, Önderliğimizi sahiplenme temelinde, yurt içinde ve yurt dışında Roj TV’ ye sahiplenme etkinliklerine dönüştürerek uluslar arası komploya cevap vermelidir.”
ANF