Türkiye’nin dilemması Kemalist rejimdir. Bu rejimden çıkarı olan çevreler; dün ordu, devlet bürokrasisi ve ırkçı-Türkçü çetelerken, bugün buna AKP İslamcılığı aç kurt gibi eklenince, sistem çok daha karmaşık hale gelmeye başladı. Bazıları bekledi ki, AKP iktidarı Kemalizm duvarından tuğlalar söker. Ama çok geçmeden gördük ki, tuğla sökmek bir yana, rejimi daha da betonlaştırmaya çalışıyor. AKP; Kemalist rejimin, Kürtlerin koynuna sokmak istediği çatal dilli zehirli yılandır. Sekiz senedir AKP’lilerin söylediklerini alt alta koyup okuyun. Kenan Evren, Demirel, Çiller’den daha tehlikeli oldukları görülecektir. AKP, Kürt var dese de Kürtleri tanımıyor, bölmek için herşeyi yapıyor. AKP, Alevilik ile oynuyor. Sahtekar Aleviler üzerinden, Aleviliği Hanefiliğe bağlayıp; Kürt Aleviyi Türk yapmaya çalıştılar. Halkımızın Şafii kesimini ise, sosyal köklerinden koparıp sadece din için yaşayan meczup bir hayat öngördüler. İster Jakobenist Kemalistler, ister Panislamist-Türkçü AKP olsun, çıkarlarını orduyla bütünleşen Kemalist rejimde görüyor. AKP’nin demokrasi getireceğiz söylemi takkiyedir. AKP, Türkiye’ye demokrasi değil, olsa olsa şeriatı getirmeye çalışıyor. Başbakan Erdoğan:’’Bir ülke, bir devlet, bir adalet geleneğini bırakan ecdadımıza ne kadar minnet duysak azdır. Bu şerefli emanete sonuna kadar sahip çıkacağız. Tarihin akış istikametinde ileriye doğru yürürken, kendi köklerimiz üzerinde yükseleceğiz. Hiç bir zaman reddetmeyeceğiz, mirasyedi olmayacağız. Bize bırakılan emanete ihanet etmeyeceğiz.’’ derken, hangi mirasa sahip çıkıyor? Önce Osmanlı katliamcılığı ve çapulculuğuna, sonra da ırkçı, tekçi Kemalist rejime sahip çıkıyor. Bu şu demektir: Ben Ermeni, Asuri ve Kürt soykırımlarını onaylıyorum. Kemalist rejimin mirasına ve tüm icraatlarına sahip çıkıyorum, demektir. ‘’İyi şeyler olacak!’’ diyen Gül ise, bu yazının yazıldığı Perşembe günü çantasında Erdoğan’ın savaş salvoları ve MGK’nin ‘’bel kırma’’ kararıyla Amed’e gidecek. Bunları tanıyoruz. Devleti ele geçiren, orduyla bütünleşen AKP’nin çıkarı savaştadır. Kürtler hala farkına varamadı.
Savaştan vazgeçmeyen imparator Tayyip, Avrupalılarla konuşunca, masum insan pozlarında, biz ülkemize demokrasi getireceğiz, diyor. Bir kişilikte iki çarpık ruh hali; demokrasi adına mangalda kül bırakmayan AKP’liler, sıra Kürtlere gelince, anaları Asena’ın izini sürüyorlar. Kemalizm ve demokrasi birbirlerine zıt iki olgudur. AKP’nin Kemalizm ‘’tekliği’’ ırkçılıktır. Faşizmdir. Kemalist tabu yıkılırsa, varlık nedenlerini yitireceklerini bildiklerinden bu çağ dışı rejimle bütünleşiyorlar. Demokrasicilik oyunu ise, ‘Türk işi’ aldatmacadan öteye gitmiyor. Ahlaksız sistemler birbirini kopya ederler. Kemalist rejim ile Saddam’ın Baas rejimi; AKP ile İran’ın Molla rejimi arasında kardeşlik ilişkisi olduğu iyi bilinir. AKP; terörist Hikmetyar ile dostluğu olan, Taliban liderleriyle ilişkisi, HAMAS ile sıkı işbirliği yapan ve muhtemelen El Qaida’ya sempati duyan İslamo-faşist bir partidir. AKP; ABD’nin ve AB’nin ‘’ılımlı İslam’’ projesiydi. İslamcıların ılımlısının olmayacağını bildikleri halde, çıkar gereği desteklediler.
Erdoğan, Mussolini edasıyla konuşuyor.’’Benim polisim’’ ‘’Benim Jitemim’’ ‘’Benim askerim’’ ‘’Benim hakimim’’ ‘’Benim tek dilim, bayrağım, benim Hanefi mezhebim, benim Kürdüm’’ derken ve mecliste kükreyip Kürtlere saldırırken, tekmil bakanları, ‘’benim’’ dediği 75 vekili ayakta alkışladılar. Bunlardan biri Hüseyin Çelik’tir. Bakın ne diyor? ‘’Kimse halıyı parçalayarak, makasla üçe beşe bölerek bir sonuca varamaz. Bildiğiniz gibi bu Sayın Başbakan’ın dünkü söyleminden rahatsız olanlar Türkçüler ve Kürtçüler olmuştur.’’ Bu hilkatgaribesini Van halkı seçmiş. Kemalist devletin yasakladığı dilimizi istemeyi, halıyı kesmek olarak görüyor. Onun için bu AKP’li 75’likler Kürt olamazlar. Bunların milleti; dini, imanı sadece ve sadece çıkarıdır. Kürtler bunu anlasın. Bunlar Kasımlardır, Rayverlerdir, itirafçı ve ihanetçilerdir. Kürt halkını sırtından bıçaklayan hainlerdir. Kürtler tanısın. Bunlar; Ankara’daki çatal dillinin zehrini Kürdistan’a taşıyanlardır. Kürtler bilsin. Çiller’in, Demirel’in vekili olan ve sadece çıkarını düşünen Ensarioğullarıdır. Kürtler duysun. TV’ye bağlanır bağlanmaz ‘’hayırlı’’ ile başlayan, yarın Kürde şer getirecek Fetullahçılardır. Kemalist ideolojinin has çocuğu; anadilini, kimliğini, Kızılbaş Kürt Alevisi olduğunu inkar eden Kemal Kılıçdaroğullarıdır.
AKP; Kürt var dese de aynı anda onu yok sayıyor ve hak tanımıyor. ‘’Tek vatan’’ diyor, böylece vatanımıza el koyup benimdir diyor. AKP, ‘’Türkiye Türklerindir’’, diyor. ‘’Tek dil Türkçe’dir’’ diyor. Kürdün anadiline ise yasak getiriyor. TRT6 ile de Kürtleri kandırıyor. Köklerinden koparıp asimile ediyor? AKP, atalarımızın tarihi ve coğrafi ismlerini almamızı kabul etmiyor, barajlar kurarak topraklarımızdan sürüyor. Bunlar yetmemiş gibi bir de terörist ilan ediyor. ABD ve AB’ye yalvararak, olmadı ihale vererek, o da olmadı her türlü olanaklar sağlayarak ve herşeyini peşkeş çekerek terör listesine aldırıyor. Onurumuzu kırıyor, şerefimizle oynuyor. Toprağımıza el koymuş, dilimiz yasaklanmış, kimlik yok edilmiş, atalarımızın gelenek göreneklerinden, sosyal köklerinden koparılmışız. Hiç bir şey olmamış gibi duran Kürt, aynaya baksın, elini vicdanına götürsün, sorsun kendisine: Bu dünyada mıyım? Yoksa yaşayanların içinde dolaşan ceset miyim? Paran kıymetli, malın değerli, emeğin saygın, canını en önemli varlık görüyorsun, yine de düşün, yaşıyor musun? Her gün beş vakit namazını kılarken, yaşıyor musun? Halkını katliamdan geçiren, Aleviliği yasaklayan Kemal Atatürk’ün posteri altında cem tutunca, yaşıyor musun? Discoya gidip dans edince yaşıyor musun? Spor sahalarında top koşturup, fitnes klüplerinde vücuduna Herkül görüntüsü versen bile, yaşıyor musun? Yaşamak; bir orman gibi kardeşçesine diyor şair. Senin; ait olduğun orman baltalanınca, sen hür ve yaşıyorum diyebilir misin? Yaşamak; onur ile, şeref ile mümkündür. Yaşamak; anasının diliyle konuşmaktır. Yaşamak; vatanına halkına, soydaşlarına sahip çıkmak, korumak, başı dik durmak demektir. Bilirsiniz, Kürtlerin tarihi kara günlerle doludur. Çünkü en doğal temel hak istemi, Türk ırkçıları silahla bastırdığından bu acı adeta genlerine nüfuz etmiştir. Bir Yahudiye dikkatli bakınız, Holocaust acısını gözlerinde görürsünüz. Bir Ermeni insanına bakınız, soykırım acısını gözlerinde görürsünüz. Siz bir de Kürde bakınız, eğer Tayyip’in ‘’benim Kürdüm’’ dediği soyuna düşman biri değilse, biraz insanlık, biraz yurtseverlik değerlerine sahipse, onun hem gözlerinde, hem de tüm davranışlarında acının izlerine rastlarsınız. Yaşamak; kendisi gibi olmaktır. Mağdur ve mazlum Kürt halkına sahip çıkmaktır. Çatal dilliden uzak durmaktır.
Sersala we şima) pîroz be!
www.haydar-isik.com
|