Berlin'de; 1938 Dersim soykırımından kurtulan binlerce Dersimli Kürt ve Ermeni yaşamaktadır. Almanya ve Avrupa ülkelerine sığınan bu insanların bir kısmı bu soykırımdan kurtulan, diğerleri ise onlardan doğanlardır. Bunlar kendilerine yapılanları unutamamaktadır. Çünkü bugüne kadar ne kendilerinden özür dilenmiş, ne hakları tanınmış ve ne de soykırım kurbanı olarak tazminat verilmiştir.

Bu nedenle yukarda bahsedilen konuda, 24. Kasım 2010 Çarşamba günü saat 10.00 dan itibaren Berlin Eyalet Parlamentosu'nda bir konferans düzenlemiş bulunmaktayız. Konferansımızın stratejik amacı; Dersim katliamının soykırımı olarak tanınması konusunda politik ve hukuksal  izlenecek yolun tespiti; adaletin tecelli etmesi için soykırım kurbanlarının haklarının verilmesi; ve Türkiye'yi enternasyonal mahkemelere götürüp sorumluluğunun gereklerini yerine getirmesini istemek olacaktır.

Aşağıdaki istemleri çıkış noktamız olarak öne sürüyoruz: 

           1937/38 Dersim katliamı soykırım olarak tanınmalı,

· Devlet, soykırım kurbanlarından ve ardıllarından özür dilemeli,

· Sürülenler ve onların çocuklarına yardım ederek, isteyenlerin dönüşü sağlanmalı,

· Dönüş yardımı verilmesi,

· Soykırımdan kurtulanlara ve ikinci nesil çocuklarına tazminat ödenmesi,

· Arşivlerinin açılması, belgelerin dokumentasyon merkezleri veya müzelerde toplanması okul kitaplarının düzenlenmesi,

· Barış sürecinin başlatılması,

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşu ardından ülkedeki farklı etnik ve dini grupları ortadan kaldırmak için devlet ideolojisi yaptığı; „tek millet, tek dil, tek mezhep“ ırkçılığını uygularken, bu Kemalist ideolojiye uymayan sadece Kürtler kalmıştı. Kemalist Hükümet; önce Koçgiri'de sonra Piran ve Zilan'da Kürtleri katliamdan geçirdi. Osmanlının onlarca kez sefer yaptığı ama zafer kazanamadığı bölgesel Kürt ve Kızılbaş otonomisini 1930'lu yıllara kadar sürdüren Dersim'e karşı, Bakanlar Kurulu 4. Mayıs 1937 günü Ankara’da toplanıp, daha önce kanunla adını değiştirip „Tunceli“ yaptığı ve ‘Dersim bir çıban başıdır’ dediği, bu Kürt Kızılbaş otonom bölgesi DERSİM'e karşı ordusunu harekete geçirdi. Türkiye'nin ‘Gayet Gizlidir’ damgalı soykırım fermanıyla Dersim Kürtleri; tenkil, tehcir ve tedipe uğratıldılar.

Türkiye Devleti Başbakanı Erdoğan: „Devlet, 1937/38 de Dersim'de 50.000 kişi katletti.“ demektedir. Yine devletin zirvesinde görevler üstlenen Dışişleri Bakanlığı görevi yapan katliam sırasında Malatya Emniyet Müdürü olan ve „Dersim Generali Seyid Rıza'yı“ darağacına çeken İhsan Sabri Çağlayangil, Dersim'deki kitlesel katliamı itiraf ederken; “Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler.

· Dersimlilere göre ise 70 bin kişi katledildi.

· 16 Kasım 1937’de Kürt halkının önderi Seyit Rıza ve yedi dava arkadaşı Elazığ’da idam edildi.

· Katliamdan sonra binlerce Dersimli yerlerinden edilip sürgüne gönderildi.

· 1938 soykırım trajedisi, geride sadece ölü ve yaralılar, sürgünler, insansızlaştırılmış adı ve bütün varlığı yasak bir bölge bıraktı. Dersim Kürtleri, kimlik, dil, kültür ve inançlarından ötürü planlı, sistematik bir katliama ve en acımasız asimilasyona maruz bırakıldı. Bütün cografi isimler Türkleştirildi.

· 1937-38 yıllarında Dersim’de Türk devleti tarafından yapılan katliamın üzerinden 74 yıl  geçmesine rağmen, Türk devleti resmen sorumluluk almamakta, Kürt katliamlarında olduğu gibi bu katliamla hala yüzleşmemektedir. Türkiye Cumhuriyeti, günümüze dek süren ‘tek dil ve tek millet, tek mezhep’ politikasını sürdürmektedir. Türkiye, küçük bir nehir olan Munzur üzerinde yirmi baraj yapmayı planlarken, Dersim Kürtlerini kendi sosyal köklerinden koparıp bu „Teklik“ politikası içinde eritmek istemektedir. Yani Dersim 38 soykırımı sürmektedir.

Biz, aşağıdaki Kürt kurumlar; daha önce Avrupa Birliği salonlarında yaptığımız Dersim 38 Konferanslarıyla, Dersim sokırımının unutulmamasını ve Türk devletinin Kürt soykırımlarıyla yüzleşmesini istedik. Ancak yüzleşmek bir yana, devlet; Kürtlerin temel haklarını vermedi, Kürdistan Türk ordusunun savaş alanı haline getirildi, Kürt köyleri yakıldı yıkıldı, anadil yasağı sürdü, devletin „Teklik“ ideolojisi asimilasyon ve sosyal politik baskı soykırım politikası günümüze kadar sürdü. „Devlet Dersim'de 50.000 kişi katletti“ diyen Başbakan, devlet adına Kürt halkından özür dilemedi ve devletin „Teklik“ politikasını hayatın her dalında sürdürüyor. Devlet arşivleri açılmadı. Seyit Rıza ve beraberinde asılanların mezar yerleri söylenmedi. Subayların 1937/38 de „Besleme“ olarak götürdükleri Kürt kızlarının kaderi açıklanmadı. Devlet, Dersim'deki soykırımla yüzleşmedi.

Bu nedenle bu konferansı düzenleyen ve destekleyen kurumlar olarak, Dersim Kürt soykırımıyla yüzleşmeyen Türkiye'yi uluslararası „soykırım“ mahkemelerine götürmeye karar verdiğimizi Türkiye, dünya ve Kürdistan kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Daha fazla enformasyon ve Konferans Programını Milletvekili Gıyasettin Sayan'ın bürosundan veya destekleyen Kürt kurumlarından isteyebilirsiniz. Akkredite için müracaatlerinizi Sayın Sayan'ın aşağıdaki telefon ve mailine yapabilirsiniz.

DÜZENLEYEN: DIE LINKSFRAKTION IM ABGEORDNETENHAUS VON BERLIN

Phone: ++49-(0) 30- 23 25 25 97

E-Mail: sayan@linksfraktion-berlin.de 

            Dersimkonferenz2010@gmx.de 

Giyasettin Sayan (MdA)                Niederkirchnerstrasse 5, 10111 Berlin

Linksfraktion im                           Phone: ++49-(0) 30- 23 25 25 97

Abgeordentenhaus von Berlin       E -Mail: sayan@linksfraktion-berlin.de 

                                                                    12.Ekim 2010