HAYDAR IŞIK
Geçen ay Tunceli’de Çankaya Köşkü şemsiyesinde bir devlet sempozyumu düzenlendi. Sonuç bildirgesini ise bir ay sonra Tunceli Valisi açıklayınca haberimiz oldu. Tam da Cumhurbaşkanı Gül’ün; ‘’Bir Aleviyi bile rektör olarak atadım’’ sözlerinin tartışıldığı bir süreçte olması elbette dikkat çekicidir. Alevi’ye bakışı gösteren bu sözlerin ardından, Tunceli Valisi, Gül’ü hoş göstermek için çaba içine giriyor. Devletin dezenformasyon yaratmak, tarihi çarpıtmak, kitleleri kendisine bağlamak için çaba içinde olduğu bilinir. Özellikle Dersim’de bu tarz dezenfermasyon çabası 1980 yılından sonra hızlandı. Faşist Kenan Evren cuntası; Kürtleri bölmek için, bir zamanlar solculuk ve Kürtçülük yapan, ama sıkışınca ‘ver elini öpim’ diyenleri MİT ajanı yapıp bunlar üzerinden bir Kürt-Zaza ayrımı ve Zazacılık çıkardılar. Yapılan sempozyum, bu çalışmadan farklı görülmemelidir. AKP’li Başbakan; devlet Dersim’de 50.000 kişi katletti, deyince; devletin sorumlusu olarak, bu sözlerinin ardından, elli bin insanın acısına merhem olacak bir iki söz söyleyebilirdi. Devlet adına özür dileriz, diyebilirdi. Demedi. Ama sözde demokrat geçinmek için yaptırdıkları sempozyumdan, geçmişi unutun haykırışı çıkardılar. Sonuç Bildirgesinde: ‘’Sempozyum geçmişin muhasebesinin yapılması fakat geçmişe takılmamak gerektiği; çünkü geçmişe takılmanın geleceği kaybettireceğini, geçmişin acılarından kin ve düşmanlık devşirmenin, bu toprakların ruhuna ihanet olduğunu haykırmıştır’’ özeti çıkmış.
Bu ‘’haykırma’’ ne demektir? Unut geçmişini. Öldürülen elli bini... Bırak Kürtlüğünü, Kızılbaşlığını, gel AKP’nin Sünni-Hanefi ve Türkçü kucağına otur, anlamı çıkıyor. Tunceli Valisi; ağaca takılıp ormanı göremeyen muhaliflere, gönderme yaparak, siz de sempozyuma katılan ‘Tunceliler’ olun diyor. Hayır. Biz Dersimli Kürt kimliğimizi onurumuzla dalgalandırmayı sürdüreceğiz. Bize göre, Dersim 38 ile hesaplaşmanın ilk adımı şudur. Devlet, Dersim soykırımını resmen tanınmalıdır. Ardından Dersim Kürt halkından özür dilemeli, zarar ziyanı karşılamalı, katledilen Seyid Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerini söylemeli ve arşivlerini açmalıdır. Türkçeleştirilen isimler Kürtçe’ye geri verilmeli, Kürt halkının olmazsa olmaz hakkı olan anadil eğitim öğretim hakkı tanınmalıdır. Barajların yapımı durdurulmalı ve askeri operasyonlara son verilmelidir. Almanya, aynı sürece denk gelen Yahudi soykırımında tarihiyle nasıl yüzleşmişse, nasıl onurlu bir yol izlemişse, Türkiye bu yolu sürdürmelidir. Almanya özür diledi, tazminat ödedi ve Holocaustu (Shoa) lanetleyip ders kitaplarına soktu. Bir daha böyle bir soykırım olmasın çabası Alman devletinin politik temel stratejisi oldu. Türkiye bu yolda en ufak bir adım atmamışken, Başbakan gözlerini abartıp ‘’millet tek, dil tek, Hanefilik tek’’ bağırırken, sempozyumu düzenleyen yandaşlarından ‘’Dersim 38’i unutun haykırışı’’ çıkarmış. Hayır hayır, biz Kürtler bu oyuna gelmeyeceğiz. Dersim soykırımını unutmayacağız, unutturmayacağız.
Ayrıca Türk devletinin bu soykırımını uluslararası mahkemelere götürmede kararlıyız. Bu ayın 24’ünde Berlin’de DERSİM 38 KONFERANSI yapacağız. (Bilgi edinmek isteyen (www.dersim-wiederaufbau.de veya (www.dersimcity.org) sitesine bakabilir)
Dersim’de katledilen, Başbakan’ın 50.000 kişi olarak itiraf ettiği insanımızın ruhunu inciten sahte sempozyumlar yerine, Kürt halkının onurlu yükselişine uygun bilimsel toplantılar yapacağız. 2008 yılının Kasım ayında Avrupa Parlamentosu salonunda yaptığımız DERSİM 38 Konferansına AKP Hükümeti tüm gücüyle karşı çıkarken, ne oldu da iki yıl sonra Cumhurbaşkanı Gül ‘’Tunceli Sempozyumu’’nu destekliyor? Açıkça görülüyor ki, Kemalistlerin giremediği yerlere, ‘’Tuncelili’’ çıkarcı piyonları yardımıyla, sahte ve sahtekar tarzla girmek amacı taşıyorlar. Buradaki amaç kesin çizgilerle ortadadır. Dersimli; Dersim için mücadele ederken, devlet; Tuncelileri ile İzettin Doğan gibi devletin çocuğu Kemalist uşaklar üzerinden Dersim Kürt ruhu boşaltılmak isteniyor. Sözde Dersimli geçinen Tuncelili rant çevreleriyle yapılacak sempozyumdan elbette ‘’geçmişi unutun’’ sonucu çıkacaktır.
AKP, adım adım Aleviliği Sünnileştirirken, Kürtlüğü de bölme çabasındadır. Kemalistler, Dersimlilerin; ‘’Öz be öz Türk!’’ olduğunu söylediler, ama Dersim Kürtlüğünden ödün vermedi. Kenan Evren her köye cami yaptırdı, ama Dersimli Kızılbaşlar oraları boş bıraktı. Şimdi AKP daha derin oynuyor. Sözde devletin Dersim 38 katliamını eleştiriyor, özünde ise Dersim katliamını sürdürüyor. Baraj yapıyor, her gün askeri operasyon yapıyor, ormanlarımızı yakıyor. Dersim adını geri vermiyor. Cumhurbaşkanının ‘’bile’’ sözcüğüyle, Alevilere ve Aleviliğe bakışı görülüyor. Bakın ben bir Alevi bile atadım, üzerine sayfalar dolusu analiz yapılır. Aslında bu söz; Aleviliğin nasıl horlandığı ve dışlandığını gösteriyor. Kendi yandaşı bir Alevi rektör atamak ile Aleviler kandırılıyor, açıkça hakaret ediliyor.
Aslında barışın ve demokrasinin sihirli anahtarı bizim Bolciyeli Kemal Kılıçdaroğlu’ndadır. Dersimli olduğunu söylemese de, eğer Bolciye’li Kemal’in; kutsal dağları Duzgin, Sülvis, Hamik’e ve kutsal güneşe inancı varsa, ele geçirdiği partisinin dizginlerini; haktan hukuktan yana, mağdur ve mazlum Kürt halkının dostluğuna çevirir. Eğer Kemal CHP’yi yeniler, insani bir öz verirse; yapacağı ilk iş BDP ile SHP benzeri bir seçim güçbirliğine gitmek olmalıdır. Bu birlik sahtekar dincileri Kürdistan’da bitirir. Buna Alevi kitlesinin desteğini eklediniz mi, iktidar oldu demektir. Kemal bunu becerebilecek mi?
NOT: Katledilen on binlerce insanımızın ruhunu yaşatmak, haklarını aramak için hazırladığımız bu Dersim 38 Konferanslarına desteğiniz çok gerekmektedir. Desteksiz yürümez.
Banka ilişki adresi: DERSIM-GESELLSCHAFT für WIEDERAUFBAU e.V. Postbank Dortmund, Kontonummer: 687 152 466 Bankleitzahl: 440 100 46
www.haydar-isik.com
|